Göçmenlik, mültecilik ya da sığınmacılık ne derseniz deyin adına, ülkenizden ayrılıp başka bir ülkeye gitmişseniz , hepiniz aynı duyguyu yaşıyorsunuz demektir; yarım kalmışlık, ait olamamak ve hiç tamamlanamamak!
Bir yarım kalmışlık hikayesidir aslında göçmenlik ;
içinde acılarımızla, hayal kırıklıklarımızla, Umutlarımızla, özlemlerimizle ördüğümüz.
Sizi ülkenizden iten neden ne olursa olsun; siyasi,ekonomik,akademik,savaş ya da daha iyi koşullarda yaşama isteği hepinizi aynı kader bekliyor aslında.
Kiminiz için bir tercih, kimimiz için bir zorunlu bir yolculuktur göçmenlik.
Arkanıza bakmadan, arkada bıraktıklarınızı hiç düşünmeden bir tek valizle yola çıkarken ve tek istediğiniz şey ordan bir an önce kurtulmak iken, aynı yere dönmek için bir ömür çürüteceğinizi aklınıza bile getiremezsiniz.
Sığındığınız o ülkede, ilk başlarda kendinizi değersiz, niteliksiz, korunmasız, kimsesiz ve aciz hissedersiniz!
En can alıcı ve acil sorununuz bir an önce dil probleminizi çözmektir.
En az bir yıl tam zamanlı bir dil okuluna gitmekle günlük sorunlarınızı halledecek aşamaya gelseniz de,kendinizi hiç bir zaman anadilinizdeki kadar iyi ifade edemezsiniz!
Diğeri ise; sahip olduğunuz diplomalarınızın doğrudan hiç bir anlam ifade etmediğidir,denkliğiniz elinizde sadece bir kağıt parçasından ibarettir.
Önce dil,sonra iş derken hayat kavgası içinde kendinizi unutsanız da unutamadığınız tek şey vardır; ülkeniz, geçmişiniz!
Özlemleriniz her gün artarak ve derin izler bırakarak büyür içinizde.
Şikayet ettiğiniz ve sizi rahatsız eden her şeyi özlerken bulursunuz kendinizi; ezan sesini, sokakta bağıran eskiciyi,kapıdaki çocuk seslerini,meraklı komşuları..
Sonra yıllar geçer ve yeni hayatınızı kabullenmeye başlarsınız, bu kabulleniş sizi biraz geçmişinizden uzaklaştırıp,farkında olmadan acılarınız ve ağrılarınızla yeni hayatınıza uyum sağladığınızı gösterse de , ne ülkenize dönme isteğiniz, ne de oraya olan hasretiniz hiç bitmez.
Bir valizle cesaret edip kaçtığınız ülkenize, bir valizle geri dönecek cesareti bulamazsınız bir daha!
Kültürüne uyum sağlamaya çalışırken kendinizden uzaklaştığınız,artık iki ülkeye de ait olmadığınızı anladığınız acı bir gerçektir mültecilik!
Geride bıraktıklarınıza , bir gün geri döneceğinizi umutla söyleseniz de;
Mehmet Uzun’ unun
“Ve sen hep ertelerdin gelislerini..
Birgün ülkede herkes esit olacak demek kadar
bos bir vaad gibiydi sözlerin.
Bu ülkede kimse esit olmayacak
ve sen hiç gelmeyeceksin sehrime...
Dizelerindeki kadar hayal kırıklığı,
Bruno Catalano’ nun heykelleri; yaşamdaki kayıplarına rağmen ,birer valiz ve eksik parçalarıyla hayatlarına devam edenler kadar gerçek,
Farid Farjad ‘dan “Robabeh jan” ı müziğindeki özlemi kadar acıdır göçmenlik!