Kadın-erkek dinamiklerinde derin bir dünya saklı. İlişkiler, herkesin bildiğini sandığı ama yakından bakıldığında katman katman açılan, karmaşık bir yapıya sahip. Sevgi ve sadakat elbette önemli, ancak işin özünde çok daha farklı unsurlar yatıyor. Herkesin kendine özgü öncelikleri, tercih ettiği farklı yönleri var; bu da ilişkilerin temelini daha da karmaşıklaştırıyor. Bazı gerçekler var ki dile getirmek cesaret istiyor, biz de bu yazıda o cesareti gösterelim.
Pek çok kadın için yalnızca sevgi ya da sadakat yeterli olmuyor; güven, başarı ve statü de ilişkide çekici hale geliyor. Bazen kadınlar, başarılı bir erkeği paylaşmayı, kendisine sadık ama “kendi halinde” bir ilişkiye tercih edebiliyor.
(Tehlikeli sularda yüzdüğümü biliyorum, bu bölüm tartışmaya açık.)
Bu bakış açısı, sevginin karşıtı değil; daha çok, hayatın getirdiği gerçeklerle uyumlu ve kendi içinde tutarlı bir tercih.
Evliliklerin yürümesi için sevgiden daha fazlasına ihtiyaç var. Başlangıçtaki çekimi, o ilk heyecanı canlı tutmak önemli. Her şey rutine bindiğinde, o kıvılcım sönmeye başlıyor. Boşanmaların çoğu, erkek kadını hâlâ severken, kadının yavaş yavaş uzaklaşmaya başladığı bir noktada yaşanıyor. Duygular güçlü değilse, zamanla araya buz gibi soğuk duvarlar örülüyor ve çoğu zaman geri dönüş zorlaşıyor.
(Bu bölüm için sanırım bana hak verirsiniz.)
İşin bir de cinsellik boyutu var. Kadınlar da en az erkekler kadar arzularının farkında ve toplumsal baskılar ne kadar sınırlasa da, kendi tutkularını yaşamak istiyorlar. Cinsellikte kendini özgür hissetmek, arzulandığını bilmek onlara da iyi geliyor. Kadınlar, arzulandıklarını hissettiklerinde bu, ilişkiye canlılık katıyor.
(Bu bölümde itiraz edilecek bir durum yok sanırım.)
Kadınların bir erkekte aradığı tek şey zekâ değil, aynı zamanda hayal gücü, güç ve güven duygusu. Erkekte bu özellikler bir araya geldiğinde, kadın kendini özel ve güvende hissediyor. Güç, yaratıcılık ve zekâ birleşince, kadına cazip gelen bir bütünlük oluşuyor; ilişkide de bu yan yana gelince bağlar daha derinleşiyor.
(Bu bölüm çok objektif sanırım.)
Bir diğer önemli nokta, sosyal bağlantılar. Kadınlar, erkeğin sosyal dünyasında da bir duruş sergilemesini, yanında bir ‘duruş’ olarak yer almasını bekliyor. Yani erkek, yalnızca bir partner değil; kadının çevresinde de güvenle yanına aldığı, gurur duyduğu bir figür olsun istiyorlar.
(Bu kısım tartışmaya kapalı.)
İlişkilerin özü, bu detayları anlamaktan geçiyor. Beklentiler, arzular, sosyal kimlikler… Hepsi bu dinamiğin bir parçası. İki insan bir araya geldiğinde sadece kendileri için değil, kurdukları ortak dünya için de emek veriyorlar. Gerçek uyum, dürüstlük ve karşılıklı destek olmadan sağlam bir temel kurmak oldukça zor.
(Bu bölüme sonsuz ilaveler yapabiliriz.)