Haber Bandı Yazarlar Sufi KELAM Dijital Dalgaların Arasında Kirlenen Zihinlerin Sessiz Çöküşü
Dijital Dalgaların Arasında Kirlenen Zihinlerin Sessiz Çöküşü
16 Ekim 2024

Hayatın hızla aktığı, dijital dünyanın bizi sarmaladığı bu çağda, kendi benliğimizden uzaklaşmak giderek kaçınılmaz hale geliyor. Teknolojinin getirdiği rahatlıklar ve sonsuz iletişim imkanları, bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken, diğer yandan bizi görünmez bir hapishaneye çekiyor. Sosyal medya platformlarında geçirilen saatler, sanal dünyalarda kurulan sahte ilişkiler, insanı her geçen gün kendi özünden biraz daha koparıyor. Bu dijital sarmalın farkına varmadıkça, ne zihnimizin ne de kalbimizin kirlenmesini engelleyebiliyoruz.

İnsan, bir an durup dijital nehrin kenarında akıntıya kapılmadan kalabilmeli. Çünkü akıntıya kapıldıkça bakış açımız bulanıyor, zihnimiz kararıyor ve kalbimiz giderek köreliyor. Gözlerimizle gördüğümüz, kulaklarımızla duyduğumuz her şey ruhumuza işliyor ve farkına varmadan alışkanlıklarımızı şekillendiriyor. Bu süreçte güzelliğe duyduğumuz hassasiyet azalıyor; çirkinliğe, yalanlara ve yüzeysel değerlere alışıyoruz. Gözlerimizi ekrandan ayırmadan, zihnimizin berraklığını ve kalbimizin saflığını nasıl koruyabiliriz?

Zaman, en değerli varlığımız. Dijital dünyada harcadığımız her an, bize geri dönmeyen bir kayıptır. Bu dünyada geçirilen süre sadece zamanımızdan değil, derinliğimizden ve maneviyatımızdan da çalıyor. Sosyal medya, sürekli tüketim kültürü ve bitmek bilmeyen dikkat dağınıklıkları, bilinçli bir farkındalık geliştirilmedikçe bizi ruhen köreltiyor. Kalbimizi koruyabilmek için bu akıntıya direnmek zorundayız. Aksi takdirde, sahte başarılar, geçici hazlar ve boş tatminlerle dolu bir dünyada özümüzü kaybediyoruz.

Oysa gerçek huzur, dijital dünyanın gürültüsünden sıyrıldığımızda, kendi iç sesimizi dinlemeye başladığımızda ortaya çıkar. Kendimize dönmek, kalbimizin temiz akışını hissetmek, dış dünyanın çarpık gerçekliklerinden uzaklaşmakla mümkün olur. Dijital dünyanın sunduğu bu geçici hazlar, insanın varlığını sürdürebileceği bir zemin olamaz. Çünkü insan, derinlik arayışı içinde olmalı; bu derinlik ise ancak sessizlikte, dinginlikte ve kendine dönük anlarda bulunabilir.

Bu dünyada var olabilmenin yolu, kendimize ayırdığımız bu durup düşünme anlarında saklı. Dijitalin getirdiği kalabalığın ortasında, yalnızca kendi iç sesimizi duyarak, sahte dünyanın gürültüsünden kaçabiliriz. Nehrin kenarında durmak yetmez, bazen akıntıya karşı yüzmek gerekir. Bu yüzden, durup bir soluk almalı ve dijital dünyadan sıyrılarak, kalbimizin derinliklerinde saklı olan gerçek huzuru bulmalıyız. Çünkü insan, sadece kendisiyle yüzleşebildiği anlarda hakiki benliğine ulaşabilir.


Seç