Deri yaşlanması; 20’li yaşlarda başlar ve derinin farklı tabakalarını etkileyen şekilsel ve kimyasal pek çok bozulmayı içeren kaçınılmaz bir durumdur. En büyük organ olan deri, diğer organların yaşlanmasından farklı olarak görselliği de ön planda olmasından dolayı son derece sosyal etkiler oluşturabilmektedir. Cilt görüntüsünün bozulmasından dolayı psikolojik problemler, kişinin sosyal, ilişkilerini, imajını, verimliliğini etkileyebilmektedir. Deri yaşlanmasındazamansal yaşlanmanın yanı sıra
genetik, hormonal faktörler, enfeksiyonlar, tümoral nedenler, ultraviyole ışınları (güneş ışınları), soğuk,
sıcak, rüzgar gibi iklimsel faktörler, beslenme alışkanlıkları, sigara, aşırı alkol kullanımı son derece etkin rol oynamaktadır. Yaşlanmaya paralel deri fonksiyonlarında belirgin yavaşlama ve azalmalar olmaktadır. Bunlar; su kaybı (derinin aşırı kuruması ), yara iyileşmelerinde gecikme, kaşıntılı hastalıkların artması, yağ salgısının azalması, saç ve tırnaklarda çabuk kırılma ve uzamalarında yavaşlama, şaçlarda volüm kaybı ve azalma gibi pek çok belirti sayılabilir. Deri yaşlanmasında dış faktörlerden en fazla etkili olan güneş ışınlarıdır (ultraviyole A ve B ). Tekrarlayan ve uzun süreli güneş altında kalmalar deride erken ve aşırı yaşlanmaya nedenolur. Dış etkenlerden en fazla etkili olan 2. faktör sigaradır. Kişinin günlük içtiği sigara miktarı ve içme süresi deri yaşlanmasıyla paralellik gösterir. Kadınlarda menapozla birlikte deride yaşlanma belirtileri hızlanmaktadır. Bu dönemde deri kuruluğunda artma, elastikiyet kayıpları, deride sarkmalar ve lekelerin oluşması hızlanır.
Deri yaşlanmasıyla birlikte derinin üst katmanı (epidermis ) incelir ve kendini yenileme süresi iki kat daha uzar. Bu sebeple kimyasalların deriden uzaklaşması yavaşlar ve bu durumda kontak ekzemaları deri enfeksiyonları diğer deri hastalıklarında artış görülür. Bir başka deyişle, kısaca derinin savunma ve koruma fonksiyonları ciddi bir şekilde azalmaktadır. Derinin alt katmanı olan dermis katında isederiye sağlamlığını ve esnekliğini veren kollojen ve elastin lifleri bulunur. Vucutta en fazla kollojenin bulunduğu organ derimizdir. Kollojen 30 lu yaşlarla birlikte azalmaya başlar ve bu durumda hem deri incelir hem de elastikiyet kaybeder, sarkmalar ve görünümünde bozulmalar oluşur. Deride kırılmalar, çizgilenmeler, soluklaşma, matlaşma ve lekelenmeler belli başlı belirtilerdir. Son zamanlarda piyasada ruhsatlı veya ruhsatsız pek çok kollojen tabletleri ve solüsyonları satılmaktadır. Bunların ağız yoluyla alınmalarının ne kadar etkili olduğu tartışma konusudur ve bilimsel olarak faydalı olduğunu kanıtlaya hiçbir veri bulunmamaktadır.
Deri yaşlanmasını geciktirme ve tedavisinde son zamanlarda ciddi ürünler ve uygulamalar geliştirilmiştir. Temel olarak günlük kullanılması gereken birkaç ürün bulunmaktadır. Bunlardan en başta gelenler güneş kremleri, günlük nemlendirici kremler ve losyonlar, göz etrafı için kremler ve cilt temizleme ürünleridir. Bunun dışında doktor tarafından uygulanabilecek kollojen ve gençlik aşıları, polinükleotidler (somon DNA olarak bilinir ), hyalurinic asid, amino asitler, peptitler ve radyofrekans uygulamaları sayılabilir. Kısacası yavaş yaşlanmak mümkün olabilmektedir.
Cildinizi dermatolog’unuza emanet ediniz. Dr. Ahmet AKDAŞ
Cilt hastalıklar uzmanı