CHP’nin Eylül ayında yapacağı tüzük kurultayı hakkında gözlemlerimi, yaşadıklarımı paylaşmaya çalışacağım. Düşüncelerimi, CHP’nin yönetim kadroları ve parti üyeleriyle yaptığım sohbetler ve gözlemler oluşturuyor. Ancak düşünce dağarcığımı sadece konuşmalar ve gözlemler doldurmuyor. TÜSES’te yönetim kurulu başkanlığım döneminde Bulgu Araştırma ve Halkla İlişkiler şirketi ile CHP üyelerine yönelik 2021 yılında yaptığımız Siyasi Parti-Üye İlişkisini Anlama Araştırması’nın verileri de bu düşünceleri tamamlıyor.
Uzun bir süredir CHP’de tüzük kurultayı gündemde idi. Ancak genel seçimler nedeniyle ertelenip durdu. CHP’nin son seçimli kurultayında başta başkan adayları olmak üzere diğer kurul adaylarının vaatlerden biri de tüzük kurultayını en kısa zamanda toplayacakları ve “sorunlu” olan maddelere neşter atacakları yönündeydi.
Tüzük kurultayı yaklaşırken öneriler daha da çok seslendirilmeye başlandı. İşin ilginç tarafı medya organlarında boy gösterenlerin çoğunun yıllardır CHP’nin merkez kurullarında olmalarına rağmen tüzükteki sorunlara yönelik hiçbir adım atmamış olmaları. Ne oldu da düne kadar sessiz kalanlar şimdi tüzük ile ilgili acil önerilerde bulunuyorlar? Bunu Türkiye’de siyaset yapma tarzının ne kadar etik değerlerden uzak ve sorunlu olduğunu gösteren bir olgu olarak görebiliriz.
2021 yılında CHP üyelerine yönelik yaptığımız araştırma İstanbul, Balıkesir, Aydın, Eskişehir, Ankara, Antalya, Kayseri, Samsun, Trabzon, Erzurum, Malatya, Gaziantep ve Adıyaman illerinde gerçekleştirildi.
Araştırma sonuçlarını ve sonuçların değerlendirildiği raporu önce dört CHP Genel Başkan yardımcısına, sonrasında Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na sunmuştuk. Herhangi bir geri dönüş oldu mu sorusunun cevabını günlük siyasetin içinde olanlar sanırım bir tebessümle karşılayacaklardır.
Geçen ay TÜSES Yönetim Kurulu, tüzük kurultayına yönelik benim de katıldığım bir çalıştay düzenledi. Çalıştay katılımcıları; çarşaf liste, seçilenlerin kaç dönem görevde kalacakları, kurulların seçim kuralları, üyeliğe giriş, üyenin seçme ve seçilme kriterleri, engellilerin temsili, genç ve kadın kotası, milletvekili belediye başkanı ve Cumhurbaşkanı adaylarının ön seçimle belirlenmesi gibi konuları tartıştı. TÜSES, bu raporu CHP’nin Merkez ve İl yönetim kurullarında olan herkese iletti. 2021 yılında tespit ettiğimiz ve dönemin yetkilileri ile paylaştığımız sorunların çözümünü içeren bu raporun nasıl karşılanacağını Eylül ayı içinde yapılacak tüzük kurultayında göreceğiz.
Peki bu kurultay, seçmenin değişim talebini karşılayacak mı?Yani, siyaseti “profesyonelce” sosyal bir statü ve rant için yapanların partideki imtiyazlı durumları aynı şekilde sürmeye devam mı edecek, yoksa siyaseti toplumsal ve sosyal bir sorumluluk için yapanların önünü açan bir düzenleme mi olacak?
Bu sorunun cevabı, Türkiye’de siyasetin kirlilikten kurtulup etik bir anlayışın egemen olduğu bir siyasete geçilip geçilmeyeceğini gösterecek. Aynı zamanda toplumun siyasi kurumlara ve siyasetçilere yönelik güvensizliğinin son bulup bulmayacağını ortaya koyacak.
Değişimi kendi içinde başaramayanların iktidar olmaları mümkündür ama Türkiye’nin sorunlarını çözmeleri mümkün değildir. Türkiye’nin bu karabasanlı günlerden çıkışı yeni bir söylem, yeni bir siyaset dili yani zamanın ruhunu okuyan bir değişim ile gerçekleşebilir.
İktidarda olanlar genellikle değişimden yana olmazlar. Kurulu düzenin sürmesi onların varoluşudur. Efesli filozof Herakleitos yüzyıllar önce “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” demişti. Değişim söylemi ile yönetime gelenlerin nasıl bir “değişim” yapacaklarını 10 gün sonra göreceğiz.
Dostlukla kalın.